Düzgün insanlarla karşılaşmak için dua etmek güzeldir. Bundan çok daha güzeli, yaptığımız bu duanın da kabulünü sağlayacak olan, bizim doğru insan olmak için gayret etmemizdir. Duanın fiili kısmı olan bu doğru insan olma gayretimiz, zaten doğru olan insanların bizimle muhatap olmasına sebep olacaktır. Biz doğru oldukça yanlış olanlar bizden ister istemez uzaklaşacaklardır. Mesela; düşünelim ki, gıybet etmeyi çok seven biri var. Şayet o gıybet ehli sizin gıybetten hiç hoşlanmadığınızı bilirse sizinle fazla muhatap olmadan uzaklaşır. Kendisine gıybetine ortak olacak birilerini bulur. Şimdi siz gıybetten nefret etmeseydiniz o insan sizi bütün gıybetine ortak ederdi. Aynı şekilde sizin namus kavramınızın kuvveti ölçüsünde insanlar size muamele eder. Diyelim ki, namus konusunda gevşeksiniz, namussuzun biri gelir ve size yaptığı zinayı ballandıra ballandıra anlatır. Siz de onun günahına şahitlik ederek, o günahın sıradanlaşmasına neden olursunuz.

Bu satırları yazmamın nedeni; bir sayfa arkadaşımın "Allah'ım bizi dürüst insanlarla karşılaştır!" duasıdır. Evet, o kardeşim kendince bizi de kapsayan güzel bir dua etmiş. Allah razı olsun. Bu satırların nedeni de duanın gerçekleşmesi için bu duayı dile getiren insanın gayretinin de çok önemli olduğunu anlatmaktır.

Allah'ın elçisine, "Ey Allah'ın elçisi, dua et de cennetlik olayım!" diyen bir dostuna, "Sen de benim işimi kolaylaştır!" demesi, bize bu gerçeği gayet güzel anlatır. Yani Allah'ın elçisi, kısa net bir ifadeyle, "sen de cennetlik olmak için gayret et!" diyor. Anlıyoruz ki, bir duanın kabul görmesi, o duayı yapan kulun duası nisbetince gayret etmesine bağlıdır.

Biz, doğru dürüst insanlarla karşılaşmak istiyorsak, her şeyden önce o doğru dürüst insanlardan biri olmak için bütün gayretimizi sarfetmek zorundayız. Her şeyin Şahidi, Alemlerin Rabbi olan Allah, bizim bu gayretimizi asla boşa çıkarmayacak, doğru dürüst olmayan insanlarla karşılaşsak bile Allah bizi koruyacaktır. İnsanlardan zarar görmemenin ilk şartı insanlara zarar vermemek için gayret etmektir.

Her türlü gayretimizi gösterdiğimiz halde yaşadığımız olumsuzluklara gelince; bu da imtihan sırrının gereğidir. Biz, ne kadar düzgün olursak olalım, bu durum bizi dünya imtihanından münezzeh hale getirmez. Allah, bize dünya hayatının bir imtihan yeri olduğunu belirtmişken, imtihansız ve her şeyin yolunda gitmesini beklemek biraz saflık olur. İmtihan edileceğiz ve bu imtihanlara verdiğimiz tepkilerimiz ölçüsünde amel defterimizi dolduracağız. Burası dünya, burada böyle! Ama cennette rahatız elhamdulillah. Yeter ki, Allah rahmet etsin de girelim. Dikkat edin Rahmet dedim, çünkü Allah'ın elçisinden öğrendiğimize göre cennetin giriş bileti sadece Allah'ın rahmetidir. Başta nefsim olmak üzere kimse ameline güvenmesin. Yine o şerefli elçi diyor ki, "Öyle cennetlik sandığını insanları cehennemde, öyle cehennemlik sandığınız insanları cennette göreceksiniz ki, şaşıracaksınız. Çünkü kişinin hangi amelinin kendisini cennetlik, hangi amelinin kendisini cehennemlik edeceği bilinmez. Bu yüzdendir ki, hiç bir ameli küçük görmeyiniz!"

Alemlerin Rabbi olan Allah, bize kendisini kendisinin razı olduğu şekilde anlamayı, kendisinin razı olduğu şekilde kulluk etmeyi ve kendisinin razı olduğu şekilde son nefesimizi vermeyi ihsan eylesin!

AMİN AMİN AMİN, YA RABBEL ALEMİN!