Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'tan teknik direktör açıklaması: Sürpriz yapabiliriz

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, takımın başına geçecek teknik direktörü pazartesi günü açıklayacaklarını ifade ederek," Sürpriz yapabiliriz. Alman ve Portekiz ekolüne baktığımızı söylüyorduk, tercihimiz oydu.Kriterlerimize uyan birkaç isim de oldu görüştüğümüz. Dolayısıyla burada sürpriz de olabilir." dedi.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'tan teknik direktör açıklaması: Sürpriz yapabiliriz
 Haberler, Son Dakika Haberleri

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, FOX TV'de İlker Karagöz'ün sunduğu Çalar Saat programına konuk oldu. Başkan Koç burada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunurken 3 Temmuz şike kumpası, teknik direktör konusu, Olağan Seçimli Genel Kurul konularına değindi.

Başkan Ali Koç'un konuşması şöyle:

“Öncelikle tekrardan merhabalar. Hepinizi ve bütün seyircileri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. 3 sene evvel son gün yine buradaydım. Bu sene çok fazla iletişim yapmadık. Başta pandemi olmak sebebiyle bir sürü sebebi var ama diğer taraftan da kendi televizyonumuzu seçmedik, tercih etmedik. Niye tercih etmedik? Bütün adaylara televizyonumuzun açık olduğunu ifade etmiştim. Bu doğrultuda bir adayla beraber çıkabilsek ben de çıkacaktım ama ulusal kanalları tercih ediyorum. Geçen sefer son 1 hafta kala bütün seçimi son 1 hafta kala basın iletişimi yapmaya başlamıştım. Orada ne yazık ki kendi kanalımızı kullanamıyorduk, bize açık değildi. Ama bizim anlayışımız biraz farklı. Yarın da Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın Çırağan’da bir toplantısı varmış. Onu da canlı yayınlayacağız. Dolayısıyla kanalınızı bana açtığınız için çok çok teşekkür ederim.

"BİR 3 SENE DAHA KONGRE ÜYELERİMİZDEN YETKİ İSTİYORUZ"

3 sene çok çabuk geçti. Acılar içinde geçti. yaşanabilecek her türlü şanssızlık, haksızlık, olumsuzluk, ‘ya bu da başımıza gelir mi’ dediğimi her şey oldu. Hem sportif açıdan hem de saha dışında. Ama çok şükür bütün bu badireyi atlattı ve bugüne geldik. Bir 3 sene daha kongre üyelerimizden yetki istiyoruz. Zaten başından da ‘iki dönemden aşağı olmaz’ demiştim. Aslında bu dönem yola çıktığımız vaatlerimizi yerine getirmenin ama bununla beraber  de özellikle futbolda camianın hak ettiği mutluluğu, hedeflere ulaşmanın Cemrelerin mutlu olacağı, Elvinlerin mutlu olacağı, kendi çocuklarımın mutlu olacağı aslında Fenerbahçeli çocukların mutlu olacağı günleri yaşatmak için.. Evet, biz bir anlamda sportif açıdan istediğimiz özellikle futbolda istediğimiz başarıyı yakalayamadık. Diğer branşlarda başarısızlıkların söz konusu olmadığını düşünüyorum. Ama bununla beraber futbolda  olmazsa olmuyor. Derslerimizi aldık, tecrübeler kazandık, bazı şeyleri biliyorsunuz iş başında tecrübeleniyorsunuz. Tecrübe kazanırken de en acı şekilde kazandık. Tabii bunu yaşarken futbol da böyle olunca yapılan diğer bütün iyi işler, yapısal değişiklikler, fedakarlıklar göz ardı edilebiliyor, işin doğasında bu var. Ama önümüzdeki 3 yıl aslında ilk 3 yıla ektiğimiz tohumların yeşermesi, meyvelerin toplanması ve Fenerbahçe’nin esas bağımsızlık yolunda, mali bağımsızlık yolunda gelmesi gereken noktaya en azından dönüşü olmayacak bir şekilde getirmek için son 3 senemizi kullanacağız, seçildiğimiz taktirde.

BANKALAR BİRLİĞİ ANLAŞMASI

Şimdi tek tek rakamlara girmektense vaktimiz sınırlı.. Biz geldiğimizde Kulübümüz dün de bir programda açıkladığım gibi bizim ifadelerimizle değil UEFA’nın yaptığı yayınlarda, hesaplarda ve 2020 yılında futbol dünyasıyla paylaştığı raporunda 2018 sonu itibariyle Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Avrupa’da mali açıdan, finansal açıdan en sıkıntıda olan kulüp olarak gösterdiği bir rapor var. Bunu biz yazmadık. Biz de hesaplamadık. Niye biz yapmadık diyorum, çünkü biz bu konulara değindiğimiz zaman ‘tablo buydu, bilanço buydu, borç buydu, alacak/verecek buydu’ dediğimiz zaman ‘yok siz yanlış hesaplıyorsunuz, insanları yanıltıyorsunuz, algı çalışması yapıyorsunuz’ deniyor ama sadece UEFA’nın raporunu söylüyorum. Tesadüf  yayınlanan rapor da bizim göreve geldiğimiz döneme rastlıyor. Biz ne yaptık? İlk önce bir nefes almamız gerekiyordu, gemiyi bir yüzdürmemiz gerekiyordu. Hiçbir ana gelir yani televizyon ve tribün, kombine gelirleri bize gelmiyordu, hepsi temlikti. Dolayısıyla biz yeni borç almadan yönetimin de gösterdiği fedakarlıklarla gemiyi yüzdürebildik. Bunu bir şampiyonlukla taçlandırabilseydik aslında bizim yaptığımız işin ne kadar kıymetli olduğu çok daha iyi anlaşılırdı. Sonra Bankalar Birliği ile bir anlaşma yaptık. O da hani bir burnumuzdan nefes alıyorsak şimdi iki burnumuzdan, ağzımızdan nefes alıyoruz. O da yeterli olmayacaktır ama 2 sene için bütün kulüplere sadece bize değil bütün kulüplere büyük fayda sağlayacaktır. Onun için de Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize, ilgili bankalara ve bakanlıklara teşekkür etmek istiyorum. Ama bu da yetmeyecek. Bu 3 büyük kulübün ki en sıkıntılısı şu an Fenerbahçe. Baktığımız zaman hem rakam olarak hem oran olarak en sıkıntılı Fenerbahçe olduğu için bizlerin yapılan anlaşmalara uyabilmemiz için iki tane olay lazım.

Disiplin, futbolda hep gelirler, gelirler. Avrupa’da da bu sıkıntı yaşanıyor. Pandemi gelince gördük ki hep gelirlere odaklanılmış, maliyete odaklanılmamış. Bizim sıkı bir disiplin içinde maliyetlerimizi Bankalar Birliği ile yapılan anlaşmanın emrettiği gibi indirmemiz lazım. Yine de ek gelire ihtiyacımız var. Fenerbahçe’nin faiz oranına baktığınız zaman faiz için ödediğimiz bugün 5-6 Anadolu kulübünün toplam bütçesine yakın. O yüzden yeni gelirler de yaratmamız gerekiyor. Bence en sağlıklısı bunu sık sık gündeme getiriyorum biz bir şeyi genelde gündeme getirdiğimiz zaman ilk başta bu nereden çıktı deniyor ama bir müddet sonra pek çok konuda olduğu gibi o noktaya geliniyor. Bahis gelirlerine odaklanmamız lazım. Bahisi özendirmiyoruz, bahis zaten oynanıyor. Devletimiz çok enteresan ama doğru düzenlemeler yaparak legal bahis pastasını 8-10 milyarlardan 60 milyarlara çıkarttı. Genelde kulüpler bundan %4.5 alıyordu, sonuçta Spor Toto ve Spor Bakanlığını konuşuyoruz. Çünkü orada devletin payı toplanıyor. Biz diyoruz ki %4.5’a dönelim. Ve bu pastadan gelecek gelirleri hiç bize vermeyin kaynaktan kesin, borç anlaşmasına servis edilmesinde kullanalım. Dolayısıyla mali konulara girdik. Biz Fenerbahçe’ye aslında mali bağımsızlığı ve özgürlüğü için geldik. 3 senede yol kat ettik. İyi işler yaptık tabi bunlar hemen kıymete varılmıyor. Daha günlük futbol sonuçları sezon sonunda şampiyon musun, değil misin onlara bakılıyor ama zamanı gelince bunun da kıymeti görülecektir. Bunun etrafında bir tartışma başlatıldı, sahiplik.

"TÜRKİYE’DEKİ KULÜPLER HEP KISA VADELİ YATIRIMLAR YAPIYOR"

Benim gibi sahadaki rakiplerinin dışında saha dışında da çok fazla Ali Koç’un başarısızlığı için uğraşan grup olduğu için söylediğim her kelimeyi cımbızla tek tek seçip kullanmam lazım. Benim orada söylemek istediğim şuydu, bu büyük mali sıkıntının bütün kulüplerimiz için sadece Fenerbahçe için değil, ana sebeplerinden biri olarak UEFA’nın kulüp sahiplik modeli olduğuna yani dernek modelini tam anlamıyorlar. Ama Avrupa’da Real Madrid, Bayern Münih, Barcelona, Benfica gibi bizim modelde olan dernek modelinde olan ve çok başarılı olan kulüpler de var. Onların düşüncesiyle bu dernek yapısıyla Türkiye’deki kulüpler hep kısa vadeli yatırımlar yapıyor, kısa vadeli adımlar atıyor. Bugünü kurtarayım, bu sene şampiyon olalım olduğu için uzun vadeli yapısal değişikliklere başarılı olamıyorlar. Dolayısıyla kanama da her geçen gün artıyor. Bunu anlatmaya çalışıyordum. Buradan Ali Koç Fenerbahçe’ye sahip olacak, Fenerbahçe’yi satacak gibi bir ima çıkartılmasına da hem şaşırıyorum hem de aslında alışmaya başladık. 3 senede ne dediysek pek çok farklı yerlere çekildi. Bu büyük kulüplerimizin bana göre hiçbir şekilde sahiplik modeline geçmesi mümkün değil. Bizim buraya gelmemizin sebebi de o. Mali özgürlüğü yakalayabilmek dolayısıyla dernek modelinde de başarılı olan kulüpler var. Demin dediğim gibi bizim o yola, o hedefe gitmemiz lazım. Çok benzer yanları var, mesela Benfica ile Fenerbahçe’nin neredeyse birebir benzerlikleri bu dernek yapısıyla. Dolayısıyla benim gönlüm el vermez derken böyle bir şey söz konusu bile olamaz. En kötü şartlarda Fenerbahçe taraftarı, kongre üyeleri Fenerbahçe hisselerini satın alır; yine Fenerbahçelilerde kalır böyle bir şeye mecbur kalınsa. Çoğunluk hisseyi tüzük gereği de kimseye satamıyorsunuz. Böyle bir yanlış algılamanın olmasına hiç gerek yok.

"GEREKİYORSA ALTINI ÜSTÜNE GETİRMEK GEREKİYORSA DA İNSANLARI SUSTURMAK DURUMUNDAYIZ"

Fenerbahçe üstünde devamlı bir algı operasyonu yapılmıştır. ‘Zorlu sezonu’ Daha bu sene başlamadan ‘Rıdvan Dilmen’ sezonu. ‘Fenerbahçe martta şampiyon olur’ ‘Fenerbahçe söyle olur, böyle olur’ Bir kulübün ihtiyaçları için  yabancı kuralı +2 yapılıyor devre arasında ‘ a bu Fenerbahçe için yapıldı’ Ki en az yabancı oyuncu ihtiyacına sahip olan biziz şu an. Ona göre planlamamızı yapmıştık. Dolayısıyla 4-5 hafta kala teşvik primi, yakışıksız iddialar, bu yarışta bir kulübün oyuncusu, yöneticisi, profesyonelleri sesimizi çıkarmamıştık. Artık biz birinci günden itibaren burada ne gerekiyorsa altını üstüne getirmek gerekiyorsa da insanları susturmak durumundayız.  Çünkü burada fazla centilmenlik ne yazık ki fayda değil zarar getiriyor. Macun tüpten çıktığı an müdahale etme konusu. ‘Devamlı iyi geçinelim, birlik beraberlik olalım, saha dışında çıkarlarımız aynı, sorunlarımız aynı onun için bir barış ortamı olsun’ biz çok denedik, tek kişiyle bu olmuyor, tek kulüple de bu olmuyor. Bu değerlerimizden de vazgeçmeyeceğiz. Ama bize dokunmaya, bizi ısırmaya başlarsanız, bizim kuyruğumuza basmaya başlarsanız o zaman bizim cevabımız, bizim reaksiyonumuz, yapacaklarımız misli ve misli olacak. Onu söylemeye çalışıyorum. İkinci konu Sivas maçı. Sivas maçı tabii ki bir yıkım, büyük bir yıkım. Niye yıkım? Bir maçla şampiyonluk gelmez,  şampiyonluk gitmez ama bütün yaşadıklarımıza bakıldığında enteresan bir sezondu. Pandemiyi hepimiz yaşıyoruz da biz deplasmanda rekor kırdık, başarı rekoru; iş sahada başarısızlık rekoru kırdık. 10 maç 9 galibiyet aldık, 6 maç 4 mağlubiyet aldık. Garip garip seriler de yaşadık. Bütün bunlara rağmen ve bazılarına göre 10-12 puan bazılarına göre 15-16 puan hakem hatalarından bize mal olmasına rağmen son maça kadar getirip o maçta o ruhsuz takımı görmek bizi kahretti. Çünkü devre arasına giriyorsun rakibin mağlup 45 dakika sonra sen galip gelsen belki de orada şampiyonluğu garantilemiş olacaksın. Gerçi bazı insanlar diyor ki ‘siz onu kazansaydınız Kayseri’de bir şekilde önünüz kesilirdi’ deniyor ama mışla muşla konuşmayalım. Benim her zaman başarının temel anahtarlarından biri olarak gördüğüm takım ruhu, aile yapısı, ‘birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ sahadaki oyuncuların çimleri yiyecek, formanın ıslanmamış yeri kalmayacak o ruhu yaratamamak beni çıldırttı. Ve ben sezon içerisinde de bunu hocamıza, sportif direktörümüze ‘göremiyorum, göremiyorum’ diyordum. Dolayısıyla bundan sonra Samandıra’daki işleyiş, disiplin, aidiyet duygusu, takımdaşlık, aile ortamı çok daha fazla olacak.

"FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ HALKA AÇIK BİR KULÜP OLARAK DA BUNUN HESABINI SORMAK DURUMUNDA"

Birkaç gün sonra 3 Temmuz’un 10. yılı. Bu 10 yıl Fenerbahçe için çok zor geçti. Bilhassa ilk 5 yıl çok çok zor geçti. Ama yılmadık, usanmadık. Gerektiğinde savaştık gerektiğinde mücadele ettik gerektiğinde sabırlı olduk ama inandık. Çünkü haklıydık ve kazandık. Buna inandık. Ama bunun maddi manevi Kulübümüze çok büyük bir maliyeti oldu. Çok uzun sürdü davalar. Bence bu kadar uzun sürmemeliydi. Ama Kumpas Davası’nın sonucunda da verilen cezaları hepimiz takip ettik; yüzlerce, binlerce yıl cezalar verildi. Şimdi Fenerbahçe Spor Kulübü halka açık bir kulüp olarak da bunun hesabını sormak durumunda. Ağustos ayına kadar süremiz var. Ağustos ayına kadar bu süre içinde biz davaları açmak zorundayız. Hedefimiz de planımız da bu yönde. Kime karşı açacaksınız diye sorarsanız zaten burada tek bir merci var o da Türkiye Futbol Federasyonu. Yalnız şunu söylemek istiyorum; Fenerbahçe bugün gelinen noktada bu işe sadece takım renkleri yüzünden bakanların dışında hem çok büyük bir saygı aldı, ülkeye yaptığı hizmetlerden dolayı bu konuda şükranlarını iletenler oldu ve geldiğimiz noktada Fenerbahçe hem vicdanlarda hem de hukukta aklanmış oldu. Biz yönetici olarak, yarın başkası da yönetici olsa bunun hesabını sormamak zaten yönetimsel sorumsuzluğa girer, görevi kötüye kullanmaya girer. Dolayısıyla biz sonuna kadar bu işin mücadelesini vereceğiz. Ülkemizde de bunu karşılanamazsak dışarıda vereceğiz. Fenerbahçe o dönem son derece hukuksuz bir süreçle yargılandı. Gizlilik kararı olmasına rağmen her gün bütün ifadeler televizyonlarda, masumiyet karinesi yerle bir. Bizim hakkımız yendi. Biz hakkımızı soracağız.

"FENERBAHÇE BU İŞTEN ÇOK ZARAR GÖRDÜ"

Bir tanesi Fenerbahçe’nin savunduğu değerlerden olduğunu düşünüyorum. O dönemde Fenerbahçe Türkiye’nin en kuvvetli kulübüydü; hem sportif açıdan hem finansal açıdan hem de kadro olarak rakiplerimizin fersah fersah üstündeydik. Biz bugün rakamsal olarak zararımız budur bir nokta var bir de rakamlarla telaffuz edemediğimiz noktalar var. Bir kere itibar, marka. Bunu ölçmek çok zor. Ama daha da önemlisi kadromuz zayıfladığı için önümüzdeki yıllarda belki daha fazla şampiyonluklar alabilirdik, onları alamadık. Onları alsaydık Avrupa ayağı var, tribün ayağı var, kombine ayağı var… Bambaşka şeyler konuşuyor olacaktık. Dolayısıyla Fenerbahçe bu işten çok zarar gördü.

"FENERBAHÇE DİK DURDU, İLK DİRENEN FENERBAHÇE’YDİ"

Konunun savcısı. O dönem ilk gittiğimizde 3 yönetici gitmiştik. Nihat Bey’de vardı o toplantıda. Bu konuyu savcı beyle konuşurken, ‘Eskişehir maçında kesin şike yaptınız.’ dedi. Nasıl yaptık? Hocanın ismini vermeyelim, o dönemin hocası ‘Alex’i tutmadı, kanatları boş bıraktı.’ dedi. Biz şaka yapıyor zannettik. ‘Siz çok şanssızsınız. Şampiyonluğa oynamasaydınız belki bu başınıza gelmezdi.’ Mealinde, ‘hani başka takım şampiyon olsa belki biz onun üstüne gidecektik…’ Böyle garip bir ortamdaydı ama Fenerbahçe sadece bunlardan bir tanesi. Bir sürü kurum, bir sürü kişi bunların gazabına uğradı. Ama Fenerbahçe dik durdu. İlk direnen Fenerbahçe’ydi. Direncinde muvaffak oldu. Fenerbahçe’nin dışında çok büyük bir kitlenin saygısını, sevgisini, şükranlarını kazandı. Buraya kadar geldik. Allah kimseye bunu göstermesin. Sadece bize değil. Hiçbir kuruma, hiçbir kulübe bunu göstermesin. Ama Fenerbahçe’nin gördüğü zararların bir şekilde –şu kelimeyi altını çizerek kullanıyorum- helalleşilmesi lazım.

'Federasyona açılacak dava ile ilgili olarak tüzel kişilik Türkiye Futbol Federasyonu mu yoksa o dönemin başkanı, yöneticileri isimsel olarak olacak mı? 2011 dönemi de Fenerbahçe’nin finansal yapısı, kadrosu çok iyiydi. Bu zamana kadar zayıflamış olabililir ama yine Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü ve taraftarının da o direnişi ortada, bunu da es geçmemek lazım.' şeklindeki soru üzerine Ali Koç şunları söyledi:

TRANSFE VE TEKNİK DİREKTÖR

"Tüzel kişiliğe kesin olacak. Kişilere ise hangi kişilere olacağına avukatlarımız karar verecek.

Pazartesi açıklayacağız. Sürpriz yapabiliriz. Alman ve Portekiz ekolüne baktığımızı söylüyorduk, tercihimiz oydu. O bölgenin dışında da, ‘Sen kardeşim Portekizli, Alman değilsin ben seninle konuşmam’ demiyoruz. CV’sine bakıyoruz, aklımıza yatarsa… Kriterlerimize uyan birkaç isim de oldu görüştüğümüz. Dolayısıyla burada sürpriz de olabilir. Ama taraftarlarımıza sesleniyorum, sizden rica ediyorum onunla görüştü bununla görüştü diye algılar yapılıp, hiç olmayan görüşmeleri söyleyip sonra olmadı, beceremediler algısını hem teknik direktör hem de oyuncu bazında yapılıyor. Lütfen bunlara itibar etmeyin, biraz sabredin."

YÖNETİM KURULU LİSTESİ

İsimleri yarın öğleden sonra açıklayacağız. Genelde Fenerbahçe teamülünde seçim sabahı açıklanır hatta gece yarıları bile listeler değişir. Bence sağlıklısı bunu 2 hafta öncesinde yapmaktır tüzüğe göre ama tüzüğümüz buna müsaade ettiği için biz cuma sabahını değil, yarını bekleyeceğiz. Aşağı yukarı 8-9 yeni isimler kadromuza girecek. Buradaki kriterler de belli yaş grubu, cinsiyet, kulübün içindeki bilinirlik, tecrübe, iş dünyasında veya Ankara’da bilinirlik, tecrübe… Böyle kriterler bazında 8-9 hatta 10 kişiyi yönetime almayı düşünüyoruz.

Kızım, oğlum, hanımım bir şey demiyor artık. Kızım, oğlum ‘Aynen devam.’ diyor. Kızım, ‘Devam etmesen daha iyi olur ama devam edeceksen arkandayız.’ diyor.

Bu bayrak önemli bir bayrak. Seçimlerde Cuma-cumartesi günü bu bayrağı dağıtacağız. Bu bayrakta çizgileri görüyorsunuz. 10 yılı kastediyor. 3 Temmuz’dan başlıyor ve yakından baktığınız zaman tarihler var. 10 senenin bütün tarihleri 3 Temmuz 2021’e kadar bayrağın içinde tarihler var. Bu Fenerium’larda olmayacak. Kongreye gelen kongre üyelerimize vereceğiz. İlkini size veriyorum. 3 Temmuz’da lütfen bunu asın. Biz aslında hesaplaşmaya 3 Temmuz’dan sonra başlayacağız. Bu kongrede de kongre üyelerimize bir 3 Temmuz yolu yaptık. O yolun içinden geçecekler ve aydınlığa çıkan bir yer ve orada 2010-11 kupamız olacak. Kupayı öpüp fotoğraf çektirebilecekler. Bu da 3 Temmuz’da herkesin balkonuna asmasını istediğimiz bayrak ama satmayacağız sadece seçim günü dağıtacağız.

Taraftarlarımızı sevgiyle, saygıyla kucaklıyorum. İçiniz rahat olsun. Güzel günler yakında. Kongre üyelerimize de tek aday var veya iki aday var başkan kesin kazanır demeyin. Çünkü bundan sonraki süreç Ali Koç’u yıpratma süreci. Duyumlar alıyoruz doğru mu bilmiyorum, bizim oya sunacağımız maddeleri reddetmek üzerine bir çalışma yapılıyor. Lütfen hafife almayın, Fenerbahçe demokrasi şölenine katılın. Sadece oy vereceğimiz gün değil, Cuma günü de sizleri bekliyoruz. Sağ olun, var olun.

Etiketler :
0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡