Kubilay Öztürk

Kubilay Öztürk

Hoş geldin 1447

Hoş geldin 1447

Hicri yeni bir yılın kapısına dayandık. Nasipse 25 Haziran'da 1446 ile vedalaşıp, 26 Haziran'da 1447 ile buluşuyoruz. Allah, hepimize hayırlı eylesin.

"Dünyanın en şaşılası dönemlerinden geçiyoruz" desek abartmış olmayız. Öyle garip bir dönem ki, kimi Mesih bekliyor, kimi Mehdi. Kimi Armegeddon hesapları yapıyor, kimi Arz-ı Mevud. Belki dünya kurulalı beri bu tür hesaplar içinde ömür tüketen insanlar olmuştur ama bu dönem gerçekten çok farklı. Gün geçmiyor ki, kıyamete dair yeni bir yorumla ekranlara çıkan birileri olmasın. Kimi Ayet yorumluyor, kimi hadis yorumluyor, kimi bir velinin bilmem ne zaman nerede söylediği sözlerini.

Kimilerine göre belki de dünyanın sonu çoktan geldi de uzatmalardayız. 1447 işte böylesi gariplikler içinde gireceğimiz bir yeni yıl olacak. Gireceğiz girmesine de çıkış kimler içindir bilmem. Neden? Çünkü: her yeni yıla girdiğimiz dostlarımız bir sonraki yıla da giremiyor da ondan. Mesela çevrenize şöyle bir göz gezdirin, geçen yıl sizinle aynı iftar sofrasında oturup bu yıl sizinle iftar edemeyecek olan birileri yok mu? Merak etmeyin! Yoksa da eninde sonunda olacaktır. Dünya hayatı böyle bir yer.

Bir gün mutlaka ayrılacağımız bu dünyadan Allah, hepimize adam gibi ayrılmayı nasip eylesin. Adam gibi derken kastımız ADEM'dir. Fabrika ayarlarında, sıfırlanmış, tertemiz. Dünya hayatından ayrılırken, "Geldim Allahım! Sen çağırdın, ben de geldim!" diyecek kadar hoşnut olunmuş bir kul sesiyle Berzah'ına merhaba diyebilmek.

Bu durumda sanırım herkesin kendine yapabileceği en büyük iyilik, bir kenara çekilerek mini bir tefekkürle, kendi nefsinde şu sorunun cevabını aramaktır. "Berzah Alemine geçmeye ne derece hazırım!?" Biraz tefekkür, insanı bir çok kötülükten alıkoyduğu gibi, gelecek günlerini daha şuurlu yaşamasına vesile oluyor.

Tekrar hoş geldin 1447

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Kubilay Öztürk Arşivi