Müslüman uyanıktır, Menfaatçidir, Fırsatçıdır!
Evet, yanlış okumadınız; Müslüman gerçekten uyanıktır, menfaati için fırsat kollar hatta gerekirse ölür. Hele de atalarının dinini bir kenara bırakıp, Allah'ın dinini öğrenip, idrak etmişse menfaati için babasını bile tanımaz. Çünkü menfaatini ümit ettiği Allah, ona kendi emirlerine muhalif isteklerde bulundukları zaman babasını bile tanımamayı emretmiştir.
Üç kuruşluk bir yatırım için tüyo almak adına el etek öpecek dünya ehlinin asla anlayamayacağı bir uyanıklıktır Müslüman'ın bu uyanıklığı. Daha yataktan kalkar kalkmaz, daha güne başlar başlamaz, kendisini yoktan var eden, elçileriyle varlığından haberdar eden Allah'ın kalesine sığınır, hem kovulmuş baş düşmanından hem de bütün avanelerinden. Yaşama enerjisini toplamak için ağzına attığı ilk lokmada yine uyanıklığını sergiler ve "Bismillahirrahmanirrahim" der. Yani, "Allah'ım! Mide denen depoyu Sen'in Rahman ve Rahim olan adınla dolduruyorum. Sen'in beni yoktan var ettiğinin farkındayım, Sen'den gafil!" değilim, demek ister.
Sokağa çıktığında ilk düşüncesi, kendisi gibi bir beşere denk gelmek ve güne Rabbin bir kulunu selamlayarak başlama menfaatine ulaşmak ve o beşeri de menfaatlendirmektir. İşine giderken uyanıktır. O, esnaf ise en emin olanın yolunda olmanın hevesiyle yanıp tutuşur. Derdi desinler değildir ama hayırsız bir örnek olmaktan yılandan kaçar gibi kaçar.
Uyanıktır Müslüman, gün içinde Allah için okşanacak bir yetim başı gözetler. Gözü çok ama çok yükseklerdedir. Uyanıklıkta ve menfaatçilikde üstüne yoktur çünkü Adn gibi, Firdevs gibi hayalleri vardır...
İşi gücü yatırım yapmaktır, çoğu zaman bu yatırımlar için nefsine, nesline, abdest gibi, namaz gibi yaptırımlar uygular. Çünkü nesli için de menfaatperesttir. Onların da ebedi hayatlarını en güzel mekanlarda yaşamalarını ister.
Fırsatçıdır ve bu fırsatçılığında elinden gelse hiç bir fırsatı kaçırmaz ama kaçırdıklarının da bir takdir olduğunu bildiği için kederlenmez. Biri el açtığında o elin Allah'ın eli olduğunu düşünür ve incitmeyecek şekilde en güzeliyle karşılık verir, fırsatı kaçırmaz. Gözü sağda solda fırsatlar kollar, nelerin rantının yüksek olduğunu çok iyi bilir. Dünya zengini sofralarını değil, aksine yoksulların sofralarını tercih eder ki, bu da fırsatçılığının bir sonucudur. Çünkü Fırsatçı Müslüman Allah'ın kırık kalplerde, yoksul gönüllerde olduğunu çok iyi bilir. Denk geldiğinde o gönle girip sahibiyle muhatap olmaktan çekinmez.
Akıllıdır Müslüman! Asla lanetlenmiş şeytan'dan gafil kalmaz. Onun her an hayırlı işlerini bozmak için gayret ettiğini bilir ve Allah'tan öğrendikleriyle ona karşı savunma yapmayı ihmal etmez.
Hasılı kelam dostlar; bütün dünya bir araya gelse, akıllı bir Müslüman kadar uyanık, menfaatçi, fırsatçı olamaz! ÇÜNKÜ AKILLI BİR MÜSLÜMAN, ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA İÇİN UYANIKLIK, MENFAATÇİLİK, FIRSATÇILIK YAPMAZ!!!
Farkındaysanız namazı hiç zikretmedim çünkü konumuz Müslüman ve Müslüman namazsız olmaz!!!