Vücudunuzu Besleyin, Kanseri Değil!

Fatma Fidan

Kanser sanki bulaşıcı bir hastalık salgını gibi, sürekli artıyor… Tıptaki ilerleme kanserdeki artışı azaltmadığı gibi ilerlemesini de engelleyemiyor!.
Kanser, dünyada ve Türkiye’de yaşamı tehdit eden nedenler arasında, kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alıyor. Günümüz dünyasında kanser insanları en çok öldüren hastalıkların başında geliyor.
Her 10 kişiden 3’ü kansere yakalanıyor…

Yanlış beslenme alışkanlıkları hücrelerin bozulmasına ve bu hücrelerin kanser hücresine dönüşmesine sebep olabiliyor. İstatistiklere göre yanlış ve dengesiz beslenme %35 oranında kanserin nedenleri arasında gösteriliyor. Bu yüzden beslenmemize artık daha fazla özen göstermek gerekiyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 90 binden fazla kadın üzerinde yapılan araştırmaya göre, sofrasında yüksek lif içeren gıdalar ile sebze ve meyveye yer veren kadınların meme kanserine yakalanma oranı yüzde 15 daha az görülmüştür.
Yine ABD’de,  yapılan araştırma, zeytinyağı ve yeşil yapraklı sebzelerin ağırlıklı olarak tüketildiğinde erkeklerin, prostat kanserine yakalandıklarında iyileşme oranlarının diğer besinleri tüketenlere oranla çok daha yüksek olduğunu ortaya çıkmıştır. Aynı araştırmada, Akdeniz mutfağı ile beslenenlerin mide kanserine yakalanma risklerinin diğer gruba oranla yüzde 33 daha az olduğu da belirlenmiştir.
American Cancer Society (Amerikan Kanser Derneği) sağlıklı bir diyet eşliğinde ideal kilonuzu koruyup, yetişkinler için haftada en az 150 dk. orta yoğunlukta egzersizle alkol ve tütün ürünlerinden kaçınarak yaşam boyu kansere yakalanma riskinin önemli ölçüde azaltılabileceğini belirtmiştir.


Soğan, Sarımsak


Soğan, İçeriğinde bulunan “organosülfür” ile birçok kanser türüne karşı koruyucu etki göstermektedir.
Sarımsak, İçerdiği aktif bileşen ‘allisin’ sayesinde pek çok kanser türüne karşı savaşmaktadır.
Yapılan çalışmalar allisin bileşiğinin kanser hücreleri üzerinde öldürücü ya da hücrenin büyümesini durdurucu etkiye sahip olduğunu göstermektedir.  İçerdiği A ve C vitaminleri ve az miktarda içerdiği kalsiyum, potasyum, kükürt ve çinko gibi mineraller ile sarımsak; yapılan çalışmalarda deri, kolon, akciğer kanseri ve lösemiye karşı koruyucu etki gösterdiği gözlemlenmiştir.


Domates


C vitamini, fitokimyasallar ve likopen içeriği yüksektir. Rengini içerdiği ‘likopen’ isimli antikanser bileşiğinden alan domates de kansere karşı korunmamıza yardımcıdır. Araştırmalara göre likopen, genel olarak çok çeşitli tümör hücrelerinin büyümesini baskılamakta ancak özellikle prostat kanserinde daha etkili bulunmaktadır.


Brokoli


Yüksek oranda ‘sülforofan’ bileşiği içerdiği için, brokoli antikanser besindir. Özellikle meme kanserine karşı savaşan besinlerdendir.
Yapılan bir çalışmada; beslenmelerine brokoliyi ekleyen ve düzenli tüketenlerin, meme kanseri hücrelerinin sayı ve büyüklüğünde %75’e varan oranda azalma tespit edilmiştir. Başka bir çalışmada ise; prostat kanseri ve brokoli tüketimi incelenmiş, sonuçlar %50 oranda tümör hacminin küçüldüğünü göstermiştir.


Tarçın


Kan şekerini dengelemesiyle ünlü olan tarçın baharatı aslında antiinflamatuvar etkisi ile kanser gelişimini engellemeye de yardımcıdır. Özellikle tarçının uçucu yağı ile ilgili çalışmalar yapılmış ve baş-boyun kanserli hastalarda tümör boyutunun küçüldüğü ile ilgili olumlu sonuçlar alınmıştır.


Zerdeçal


İçerdiği ‘curcumin’ maddesi sayesinde; antiinflamatuvar, antioksidan ve antikanser özellik göstermektedir. Yapılan bir çalışmada ;  düzenli olarak, 30 gün boyunca, günde 4 gr zerdeçal tüketiminin, kolon üzerindeki lezyonlarda %40 oranında bir azalma sağladığı tespit edilmiştir.


Turunçgiller


Mandalina, portakal, greyfurt gibi meyvelerin posa içerikleri yüksek olduğu için tüketimi sindirim sisteminde olumlu etkileri mevcuttur. Bağırsak sağlığını korumaya ve geliştirmeye ve kolon kanserine yakalanma riskini azaltmaya yardım ederler. Yapılan çalışma sonuçları değerlendirildiğinde, hafta genelinde tükettiğiniz meyveleri düşünürsek; 3 porsiyonunu turunçgillerden seçmeniz mide kanserine yakalanma riskinizi %28 oranında azaldığı görülmüştür.


Keten tohumu


Bolca lif içeren ve omega-3 ün bitkisel kaynaklarından olan keten tohumu; yapılan çalışmalara göre kanser hücrelerinin küçülmesine yardımcı olmaktadır.


 Yeşil çay:


Yeşil çaydaki epigallokateşin-3-gallat (ECGC) başta olmak üzere kateşin karışımlarının kanser önleyici etkilerinin olduğunu çalışmamalarda gösterilmiştir. Yeşil çayın mide ve bağırsak kanserine karşı olumlu etkisi olduğu bilinmektedir.


Soya fasulyesi


Anti kanser besinlerin başında da soya sütü ya da soya filizi olarak da tüketebilen soya fasulyesi gelmektedir. Özellikle östrojen hormonuna olan etkisiyle mesane kanserini önlediğine dair pek çok çalışma vardır. Japonya’da yapılan bir çalışma, yüksek soya bazlı protein tüketen erkeklerin mide kanserine yakalanma riskinin daha düşük olduğunu farklı araştırmalarda belirtilmiştir.


Üzüm


Polifenolik bileşenleri proantisiyanidler ve tokoferol içerir. Bunlar antioksidandır.
Kanser hücrelerinin toksik etkisini bloke ederek büyümelerini engelleyen üzüm, sağlıklı hücrelerin de korunmasına yardımcı olmaktadır. Birçok çalışma ile üzüm çekirdeğinin çeşitli kanser türlerine karşı koruyucu etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Üzüm, deri ve meme kanseri riskini azaltmada da faydalı olabilmektedir.


 Omega 3 içeren ceviz ve balık

Somon, uskumru, sardalya gibi balıklar ve cevizde bulunan omega 3, göz ve beyin hücrelerinin korunmasında etkili olan bir besindir. Birçok çalışma meme, prostat ve bağırsak kanserlerinde koruyucu etki gösterdiğini kanıtlamaktadır.


HIZLI KİLO VERMEK  KANSEROJEN


Kısa sürede aşırı kilo verenlerde kanser olma riski daha yüksek..
Bu nedenle kilo vermek için gerekirse bir beslenme ve diyet uzmanından yardım alınmalıdır.  
Kanser olmayı beklemeyin. Kanser olmamak için bugünden tedbir alın.

İlk yorum yazan siz olun