Mecnun’a Dair

Kubilay Öztürk

Muhteşem medeniyetimizin sözlü ve yazılı edebiyatında muhteşem hikayeler vardır. Hangi asırda hangi dinden olursa olsun her insanın ibret alacağı, ders çıkaracağı hikayelerdir bunlar. Bunların içinde Mecnun’a dair hikayeler de önemli ölçüde yer almış hikayelerdir. Bir çoğu uydurma olsa da her uyduranın da aslında vermek istediği bir mesaj vardır.

Bu hikayelerden biri şöyledir:
Devrin sultanı halk arasında iki Mecnun türediğini ve ikisinin de aynı Leyla’nın aşkıyla yanıp tutuştuğunu duyar. Vezirine emir verir ve “O iki Mecnun’u huzuruma getir, imtihan edeceğim. Hangisi aşkında samimi, davasında haklıysa Leyla’sına kavuşturalım” demiş. Vezir hemen gereğini yapmış ve iki Mecnun’u kısa zamanda sultanın huzuruna çıkarmış. Sultan, Mecnunları iyice dinledikten sonra ikisinin de aşkının çok kuvvetli olduğunu görmüş. Ne yapacağına karar veremezken birden aklına zor bir soru gelmiş. İlk Mecnun’a dönerek; “Leyla için sağ kolunu verebilir misin?” diye sormuş. Soruya muhatap olan Mecnun, hiç tereddüt etmeden, “Kolum Leyla’ya feda olsun!” diyerek uzatmış. Tam ‘sultanın gözünde sınavı kazandım’ diye düşünürken, Sultanın aynı soruyu sorduğu ikinci Mecnun’un cevabı karşısında boynunu bükmek zorunda kalmış. Evet, aynı soruya muhatap olan ikinci Mecnun, sultanı da hayrete düşüren bir refleksle Leyla için feda etmesi teklif edilen koluna sarılarak; “Ben Leyla’ma dokundurtmam!” demiş.

Birileri bunu anlamakta zorlanacak biliyorum. Hatta birileri kınayacak. Hatta birileri, “Sen gazetecisin! Olur mu böyle şey!?” diyerek kızacak. Hatta birileri işi biraz daha ileri götürüp sövüp sayacak. “Ne buluyorsun bu adam da kardeşim!” diye soranlar da olacak elbette. Varsın olsun! Ölümlü dünya, kıvırmaya gerek yok. Seviyoruz kardeşim... Seviyoruz Allah için. Hatta ERDOĞAN olacak kadar... 
ALLAH ÖMRÜNÜ BEREKETLİ EYLESİN RECEP TAYYİP ERDOĞAN.

İlk yorum yazan siz olun