Gerçek şu ki; Ermeniler Türklere soykırım yaptı

İbrahim Ciminli

Türkiye ve Müslümanların düşmanı ülkeler ve liderleri utanmadan her 24 Nisan’da aynı yalanları tekrar ediyorlar. “Halbuki gerçek onların söylediklerinin tam tersidir. Aslında Ermeniler Türkleri katlettiler, soykırım yaptılar, Anadolu'da taş üstünde taş bırakmadılar. Müslüman Türk ve Kürt köylerini yakıp yıktılar, yüzyıllardır birlikte yaşadıkları Müslüman komşularını gözlerini kırpmadan öldürdüler, meyve ağaçlarını bile kestiler ki insanlar beslenecek bir gıda bulamasınlar. Müslüman halkı diri diri toplu mezarlara gömdüler, camilere toplayıp yaktılar.” Bu katliamlarını bazı Avrupa ülkeleri ve Ruslardan aldıkları silahlar ve onların kışkırtmaları ile yaptılar. Bu cürümlerini örtmek için de on yıllardır aynı yalanları tekrar ediyorlar. Tarihi belgelere baksalar gerçeği görecekler fakat; gerçekleri görmeye cesaretleri ve niyetleri yoktur. Algılar üzerinden siyasi sonuç almaya çalışıyorlar.                                                

24 Nisanda ne olmuştu? 

24 Nisan 1915; Ermeni Taşnak ve Hınçak çetelerinin pusu kurarak Müslüman Türk ve Kürt halkına yönelik terör eylemlerini artırması üzerine, Osmanlı Devleti Dahiliye Nezaretinin( İçişleri Bakanlığı); suçluların bulunması için genelge yayımladığı tarihtir. Osmanlı Devleti’nin birinci dünya savaşına girmesini fırsat bilen Rusya, İngiltere ve Fransa; Ermenilere, Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurduracaklarını vadediyorlar. Bunun için Rusya’dan getirdikleri Ermeni çetelerle birlikte, yerli işbirlikçileri de ayaklandırıyorlar. Yüzyıllardır birlikte huzur içinde yaşayan Ermenilerin ayaklanması sonucu, savunmasız Müslüman halka soykırım uygulanıyor. Yüzbinlerce Müslüman Türk ve Kürt katlediliyor. Yüzbinlerce insan ülke içinde daha güvenli şehirlere muhacir olarak göç etmek zorunda kalıyor. Ermeni çetelerin Müslüman halka yaptıkları işkence ve katliamların belgelerini okumaya, resimlerine bakmaya yürek dayanmıyor. Bu zulümlerin canlı şahitleri olan ninelerimizi, dedelerimizi çocukluğumuzda dinlemiştik. Arşivlerde belgeleri de mevcuttur.                                               

Biz devlet ve millet olarak gerçekleri dünyaya anlatmalıyız. 107 yıl önce olmuş olayları tersyüz ederek, katili maktul göstermek için yalan ve iftiralarla dolu açıklamalar yapanlara tarihi belgelerle cevap vermeliyiz. Türkiye’ye iftira eden ülkelerin; son 150 yıldır dünyanın dört bir yanında yapmış oldukları katliam ve soykırımlar hiçbir zaman unutulamaz. Birinci dünya savaşında Osmanlı topraklarına aç kurtlar gibi saldıran; İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar, Yunanlılar ve Ermenler milyonlarca müslümanı katlettiler, soykırımlar yaptılar fakat henüz bunların hesabını kimseye vermediler. Osmanlı’yı haksız yere suçlamaları kendi suçlarını unutturmak içindir.                                   

Tarihi olayları, tarihçilere ve araştırmacılara değil de, parlamento kararlarına konu eden ülkeler; bu yaptıklarının kendileri için de yapılabileceğini düşünmelidirler. Tabii ki bir gün hesap döner, kendi yaptıkları ile yüzleşirler. Onların hedefleri Türkiye Cumhuriyetini zayıflatmak, sürekli baskı altında tutarak tehdit etmektir. Halbuki ki; tarih boyunca hakim olduğumuz her yerde insanlar huzur  ve güven içinde yaşamışlardır. Nerede bir zalim varsa karşısına dikilmişiz; kimsesizlerin kimi, mağdur ve mazlumların hamisi olmuşuz. Bize elini verenlere  gönlümüzü açmışız. Bizden yardım isteyenlerle soframızı paylaşmışız ve paylaşıyoruz. 

İleriye bakıyoruz; tarihten bugüne düşmanlıklar taşımak istemiyoruz ama tarihi de unutmuyoruz.                                
Bütün dünya ülkeleri ile; adil, eşit ve karşılıklı güvene dayalı barışçıl ilişkiler inşa etmek istiyoruz. Geçmişten ders alıp, geleceğe bakmak istiyoruz. “Tarihte olduğu gibi, bugün de her dine ve millete mensup vatandaşlarımızla; Tek vatan, tek bayrak, tek millet ve tek devlet şuuru ile; huzur içinde yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz inşallah.”          

Gerçekleri güçlü bir şekilde ortaya koymalıyız. 
Taraflı ve önyargılı tarih çarpıtmalarına karşıyız. Uydurma, iftira ve yalanlarla,  tarihi olayları kafanıza göre yeniden yazamazsınız. Böyle yaparsanız, belgeler yüzünüze çarpılır.                          

Tarihimizde iddia edildiği gibi yüzümüzü kızartacak ve milletimizi utandıracak hiçbir olay yoktur. Ülkemize yapılan iftiralara; bilim adamlarımız ve üniversitelimiz belgelerle güçlü bir şekilde cevap vermelidirler. Dışişleri Bakanlığımız ve siyasetçilerimiz; doğruları içeride ve dışarıda anlatmaya devam etmelidirler. Gerçekler susarsa; yalanların zifiri karanlığı ortalığı kaplar ve gerçekler görünmez olur.

Maalesef; bu milletin ekmeğini yiyip, bütçesinden maaş alan, kendi devletine  iftira eden ve Türkiye düşmanlarının ağzıyla konuşan; kraldan fazla kralcı yerli işbirlikçiler var. Yabancı güçlerin içerideki ajanı gibi hareket eden bir milletvekili bu iftiraları Meclisimizin kapısından içeri sokmak istemiştir. Bu ihanetini kınıyorum. Ona destek veren ya da ses çıkarmayanların da ne kadar tehlikeli ve karanlık bir anlayışa sahip olduklarını iyice görmüş olduk.    

Uyan ey milletim! Seni arkadan hançerleyenleri, öz yurdunda muhacir yapmak isteyenleri, bu cennet vatanın huzurunu bozup, parçalayıp emperyalistlere peşkeş çekmek isteyenleri iyi tanı! Bu süflî girişimleri, şanlı tarihimize iftira edenleri  ve onlarla işbirliği yapanları asla unutma!

İlk yorum yazan siz olun