Bir Eşofman Hikayesi

Kubilay Öztürk

Okullar açılmış ve 7 evladımızdan ilk üçü; bir numara oğlum ilkokul 3. sınıf, iki numara oğlum 2. sınıf ve üç numara kızım 1. sınıfa başlamışlardı.

Okulun ilk haftası defterlerini, kitaplarını ve kırtasiye ihtiyaçlarını karşılama mücadelesiyle geçti. Her şeyleri tam olmasa da okula gitmelerine engel bir eksikleri yoktu. Oldukça zorlanmıştık ama... Okulun henüz ikinci haftasıydı ki, bir numara okul dönüşü moralsizdi. Ne derdi olduğunu sorduğumuzda, "Eşofmanım olmadığı için beden eğitimi dersinden öğretmenim 1 verdi dedi!" İster istemez bizim de moralimiz bozulmuş olsa da özellikle anne yüreğini teskin etmek için, "Hallederiz oğlum!" diyerek moralini düzeltmeye çalıştık. Hallederiz dedik ama ufukta pek de mümkün görünmüyordu. Ertesi gün üç kardeş yine okullarının yolunu tuttular. O gün akşam okul dönüşünde ise iki numara moralsizdi. Sana ne oldu evlat deyince o da aynı şeyi söyledi. "Eşofmanım yok diye beden eğitiminden 1 aldım!" dedi. İlkokul çocuğuna eşofmanı yok diye 1 vermek te neymiş diye gidip okula sorasım gelse de böyle bir şey yapmadım elbette. Onu da dilimizin döndüğünce teskin etmeye çalıştık ama gel gör ki, üçüncü gün kızımızın da daha tam dönmeyen diliyle, "Ben de 1 (BİY) aldım!" demesi bardağı taşıracak son damla oldu. Anne yüreği ister istemez burkulmuştu. Bu burkulma yüzüne de yansıyınca şimdi onun teskin edilmesi gerekiyordu.

"Biz elimizden geleni yapıyoruz. Defter kitap mücadelesini daha doğru dürüst halledemedik. Merak etme Allah her şeyi görüyor! Bir kolaylık ihsan edecektir!" dedim.

Akşam olmuş, hava kararmıştı. Buğulu gözlerle çaylarımız yudumlarken kapımız çaldı. Gelen, ailece görüştüğümüz değerli bir dostumdu. Hanımıyla birlikte akşam oturmasına gelmişlerdi. Bir kaç yıllık evli oldukları halde henüz evlatları olmamıştı. Kapıyı açıp, "Hoş geldiniz!" diye içeri davet ederken gözümüze çarpan büyükçe bir top eşofmanlık kumaş oldu.

Arkadaşımın hanımı, henüz evli olmadığı dönemlerde Merter'de bir Tekstil fabrikası sahibinin hanımına evinde hasta bakıcılık yapmış. Kadıncağız kendisinden çok memnun olduğu için sık sık ziyaretine gelmesini, irtibatı koparmamasını rica etmiş. Arkadaşımın hanımı da kendisini kırmayarak, fırsat buldukça ziyaretine gitmiş.

O gün sabah kalktıklarında ziyaret etmek için karar vermişler ve Merter'e giderek kadıncağızın gönlünü almışlar. Evlendikten sonra eşiyle birlikte yaptığı bu ziyaretten çok mutlu olan kadıncağız, kendilerine teşekkür ederek, o yılın en iyi ürünlerinden bir top eşofmanlık kumaşı hediye etmek istemiş. Onlar her ne kadar almak istemeseler de kadıncağızın ısrarına daha fazla direnememişler ve kumaşla birlikte eve doğru yola koyulmuşlar. Kendilerinde çocuk olmadığı gibi arkadaşımın hanımında da terzilik yok. Yolda gelirken ne yapacaklarını düşünmeye başlamışlar. Birden akıllarına bizim ev gelmiş. Hanımın da terzi olduğunu bildiklerinden Kubilay abilere gidelim, yengemiz çocuklara bir şeyler yapar! diye karar vererek, evlerine hiç uğramadan bize gelmişler. Çay sohbeti süresinde bunları bize anlatırken, biraz önce bizim evlatların ve onların sayesinde bizim eşofman bunalımdan haberleri yoktu tabi. Yedik, içtik, sohbet ettik ve onlar mutlu biz mutlu bir şekilde uğurladık. Onlar gittikten sonra hanımla birbirimize baktık, Allah'ın yetişmesinin nasıl bir yetişme olduğunu anlamış olmasını ümit ederek, "Bizim neye ihtiyacımız vardı hanım?" diye sordum, o da "Elbette eşofmana!" dedi. "Bak!" dedim "Allah ihitiyacımızı gönderdi!" şimdi bizim şükrümüzü eda etmemiz lazım. Bunun için de benim senden bir ricam var!" "Nedir!" diye sordu. Ben de "Bu gördüğün kumaş topu bitinceye kadar önce evdekilere sonra da sokaktaki bütün çocuklara eşofman dikeceksin! Hiç artırmayacaksın!" dedim.

Evde dikiş makinası vardı ve hanım iyi bir terziydi ve çalışmaktan asla gocunmazdı. Sağolsun dediğimiz gibi yaptı ve başta evdeki yedi çocuk olmak üzere sokağın bütün çocuklarına eşofman dikti. En son kalan parçadan ise sadece bir üst çıkacak şekilde kumaş bitti. O yıl boyunca bizim çocuklar aynı eşofmanlarla koşturup oynadılar. Alemlerin Rabbi olan Allah, bize verdiği hediye ile sıkıntımızı gidermiş biz de teşekkür olarak onun günahsız kullarını sevindirmek istemiştik. Neticesini ise gittiğimizde göreceğiz, hamdolsun az kaldı!

İlk yorum yazan siz olun