Adana'da cezaevinden izinli çıkan dolandırıcı, kendisini şehit kardeşi olarak tanıtarak hedefine aldığı yaşlı bir kadını "Hakkında tutuklama kararı var. 15 Temmuz'daki gibi kıyamet kopacak" ifadeleriyle korkuttu ve 35 bin lira parasını dolandırdı. Dolandırıldığını anlayarak polise başvuran yaşlı kadın, telefonun yanına "Dikkatli ol telefon görüşmesine bir daha yanılma" notunu yazdıktan sonra ikinci kez arayan farklı iki dolandırıcıyı oğlu sayesinde yakalayarak polise teslim etti.
Edinilen bilgiye göre Seyhan ilçesine bağlı Hadırlı Mahallesi 10014 sokak 3 numaralı evde oturan, eşi emekli, kendisi de ev kadını olan Hicran Kırkbey'in (63) 28 Şubat 2018 günü ev telefonu çaldı. Kırkbey telefonu açtığında karşısındaki kişi kendisini polis olarak tanıtarak, Kırkbey'in bütün bilgilerini ve akrabalarının isimlerini saydıktan sonra kimlik kartını düşürüp düşürmediğini ya da bir yere verip vermediğini sorup, daha sonra bir yerde hırsızlık olduğunu, çalınan eşyalarda parmak izinin çıktığını, hakkında tutuklama kararı olduğunu söyledi.
"Korkup kustum, tansiyonum yükseldi"
Kırkbey, yaşadığı bu olaydan dolayı çok korktuğunu anlatarak şöyle devam etti:
"Ben de kendimi aklamak için ne sordularsa yanıt verdim. Bana; "Senin kimlik bilgilerini satmışlar. Bu bilgileri alanlar senin üzerine çalıntı mal ve eşya almışlar" dediler. O an aklıma hiç gelmedi ki. Onlara; "Evimde hiçbir şey yok" yanıtını vereyim. Bana; "Hakkında tutuklama kararı var" dedikleri an nevrim döndü, kendimi adeta kaybettim ve ağlamaya başladım. Hatta korkudan kustum bile. Bunun bir oyun olduğunu sandım. Kendimi kötü hissedip, tansiyonum yükselince beni telefondan teskin etmeye çalıştılar. Bana; "İki kişiyi yakaladık, ellerinde senin kimlik bilgilerin var. Çalıntı mal ve eşyaların sende olduklarını söylüyorlar" dediler."
"15 Temmuz'u ve şehitliği kullandılar"
Kırbey, şoka girmesine rağmen bunun bir oyun olduğunu söyleyince dolandırıcıların bu kez manevi değerleri istismar ettiğini söyleyerek, "Sonrasında bana; "Sen, 15 Temmuz'u biliyor musun?" diye sordular. "Evet" yanıtı verince de; "Senin için burada 15 Temmuz'daki gibi kıyamet kopacak. Biz sana yardımcı olmak istiyoruz" dediler. Ben de; "Size inanmıyorum, bu bir oyun" dedim. O zaman da bana; "Abla, ben bir şehit ağabeyi bir polisim. Dört de çocuğum var. Onların üzerine yemin ederim" diyerek, beni ikna etmeye çalıştılar. Şehitler üzerine yemin edince onlara inandım ve de güvendim. Benden cep telefonu numaramı istediler, bende istenileni yaptım. Nevrim döndü ya nevrim döndü. Ağlıyor ve kusuyorum. Telefonu kapatıp ilacımı içip de kendime gelmeye çalıştım. Telefon tekrar çalıp, benimle konuşmaya başladıklarında evde altın ya da para olup olmadığını, varsa miktarını sorup öğrenmeye çalıştılar. Ben de; "Oğlum, madem ki bana yardımcı olacaksınız; eşim, çocuklarım kısacası hiç kimsenin haberi olmadan bankaya kefen parası yatırdım. Ama kocamın yeni bir iş kurmak için benim adıma bankaya yatırdığı 18 bin lirayı çektim. Evde o var" dedim. Bana banka çalışanlarının, para karşılığında kimlik bilgilerimi sattığını söylediler. Ben de; "Bankaya güvenmeyeceksem, o zaman kime güveneceğim" diye sordum. Öyle şeyler söylediler ki, inanmamak elde değildi" dedi.
"Altınlara bastır parmak için iyi çıksın"
Kırkbey, evdeki para ve altınları bir poşetin içine koyup, kendilerine vermemi istediklerinin altını çizerek şöyle devam etti:
"Hatta evimin önündeki zeytin ağacına kadar bana tarif ettiler. Ben de; "Sen beni nereden görüyorsun?" diye sordum. Bana; "Biz sizi araştırdık, siz ve aileniz çok temiz insanlarsınız. Size yardımcı olmak istiyoruz, sen benim annemsin, sen benim bacımsın, sen benim kardeşimsin" dediler. Ne yapacağımı şaşırdım açıkçası. Bankadan parayı çekip eve geldim, daha çantamdan bile çıkartmamıştım. O parayla birlikte evde bulunan altınları da poşetin içine koydum. Telefonda bana paranın üzerine sert basmamı, bu paranın bana ait olduğunu kanıtlamak için de parmak izi bırakmamı söylediler. Ben de istenileni yaptım. Kendi ellerimle 35 bin lira değerindeki para ve altınları onlara götürüp verdim."
"Cezaevinden izinli çıktığı gün dolandırmış"
Kırbey, parayı verdikten sonra eve gelince dolandırıldığını anladığını, önce oğlunu daha sonra da polisi aradığını kaydetti. Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri ihbar üzerine hareke geçip güvenlik kamerası görüntülerini incelmeye aldı. Yapılan incelemede bir kişinin sürekli telefonda görüştüğünü, olay sırasında taksi kullandığını tespit etti. Polis yaptığı çalışmada zanlının Ergin şenlikten (32) isimli şahıs olduğunu bu şahsın da yine dolandırıcılık suçundan Tarsus Açık Cezaevinde olduğunu, cezaevinden izinli çıktığı gün yaşlı kadını dolandırıldığını belirledi. Zanlı hakkında bu olaydan da işlem yapıldı.
"Bir daha yanılma notu"
Kırkbey, kocasının iş kurmak için biriktirdiği ve kendisinin annesinden kalma altınları dolandırıcılara verdiği için kendisini affedemediğini belirterek, "Bir daha dolandırılmamak için telefonun yanına kartona "dikkatli ol telefon görüşmesine bir daha yanılma" notunu yazdım. Telefon çaldığında bu notu okuyup öyle açıyorum. Çünkü dolandırıldığım için çok kötü oldum" diye konuştu
"Bu kez dolandırıcılara yakaladı"
Kırkbey ilk olaydan 42 gün sonra 11 Nisan 2018 günü yine telefonunun çaldığını, açtığında karşıdaki kişinin yine kendisinin polis olduğunu bu kez de kaybettiği kimlik nedeniyle üzerine hat çıkartıldığını, internet üzerinden alışveriş yapıldığını, bu nedenle hakkında soruşturma açıldığını söylediklerini ifade etti. Kırkbey, bu kez oyuna gelmediğini ve sahte polise inanmadığını ancak inanmış gibi yaparak evde 55 bin lira değerinde altın olduğunu, altının da kasada olduğunu, bu sırada da sobanın kapağını açıp kapatarak kasadan altınları çıkartıyor numarası yaptığını belirterek, "Altın olduğunu duyunca "Biz eve gelip arama yapacağız" diyerek bana takıların makbuzu olup olmadığını sordular. Ben de makbuzun olmadığını, eşimin yurt dışında çalıştığını ve her geldiğinde bana altın takıları hediye olarak getirdiğini söyledim. "Biz gelelim, bunları alalım. Sana ait olmadığını belirleyelim. Gelip evi arayacağız" dediler. Onların eve gelmelerini sağladım. Kapıyı çaldıklarında oğlum dışarı çıkıp onları yakaladı. İçeri alıp, polise haber verdik. Karşıma çektim onu, "Yazık değil mi senin gençliğine? Ayıp değil mi yaptıklarına? Sen benim evimi yıkmaya gelmişsin ama ben şuan senin için ağlıyorum. Yapmayın bunu yapmayın. Allah biliyor biz bu paraları hangi şartlarda kazanıyoruz. Böyle bir şey olur mu?" diye tepki gösterdim" diyerek gözyaşlarına boğuldu.
Yaşlı kadını dolandırmaya çalışan Hakan Koçbay ve İbrahim Kalemli polise ifade verdikten sonra adliyeye sevk edildi. Zanlılar çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.